21.11.2009

Le Concile de Pierre (Taş Meclisi)


Jean-Christophe Grangé'ın "Les Rivieres Pourpres" (Kızıl Nehirler) adlı eserinden sonra ortaya çıkardığı ikinci gerilim yapıtı olan "Taş Meclisi" yine sürükleyiciliği ile dikkat çekmişti. Hatta bu sürükleyiciliğin içine, sağına, soluna öyle fantastik öğeler yerleştirmişti ki Grangé, kitabı okurken farketmediğiniz boyutta fantastik bir dünyanın içine dalmış buluveriyordu okuyucu kendini. Bununla beraber parapsikoloji, şamanizm, Moğol dünyasına dair birçok bilgiyi de roman içerisinde dağarcığına katıyor, Grangé sürükleyiciliği eşliğinde eseri hızlı ve gergin bir şekilde okuyup bitiriyordu yine aynı okuyucu.

Eserin fantastik dünyasının abartılı olduğuna dair çok sayıda eleştiri edebiyat dünyasında yer almıştı. Bunların birçoğuna ben de katılıyorum. Zira Grangé bu eseri yazarken beslendiği şaman ve parapsikoloji çerçevesinden zaman zaman tam anlamıyla fantastik zihne geçiş yapıyor ve orada sanki bu iki konuyu işlemeye devam ediyormuş gibi davranıyor. Evet, mucizevi tedaviler, parapsikolojik terimler, şamanizm hali hazırda ciddi manada fantastik ve olağanüstü diye tabir edilen temalara sahip. Merak edilesi, tam anlamıyla çözülememiş gizlerle dolu bir diyar. Bu bile başlı başına fantastik haliyle. Ancak bunun üzerine Grangé'ın eklemeleri eserin kimi yerlerinde zorlama izlenimi vermişti bana.

Yine de, Grangé'ın roman yazmadaki kabiliyeti ve üst düzey akıcılığı bunlar üzerine çok fazla kafa yorma fırsatı tanımıyor. Konunun akıbetini merak etmekten fantastik ögeleri tartışır bulamıyorsunuz kendinizi. Tek kusur sonu bence bu eserin. Daha güzel olabilirdi, daha etkileyici bitebilirdi diye düşünüyorum. Olsun, eser şu haliyle bile çok çok iyi bir gerilim romanı. Kim ne derse desin.

Gelelim bunun sinema uyarlamasına. İşte burada elimde bulunan bütün sivri okları, iğneleri ortaya dökme isteğim had safhaya ulaşıyor. "Kızıl Nehirler"in sinema uyarlamasında da saçmalıklar doludizgindi, ama bu kadar bile değildi. Bu tam anlamıyla saçmalık. Anlamsızlık. Guillaume Nicloux tecrübeli bir senarist, acemi bir yönetmen. Yönetmenlik açısından filmi değerlendirmeye bile değer bulmuyorum. Çünkü ortadaki senaryo o kadar boktan ki, sinema kıstaslarına uygunluğunu tartışmak bile geçersiz.

Tamam, hiçbir uyarlama eseri birebir yansıtmayabilir. Hatta böylesinin daha makbul olduğu her zaman söylenir. Mot a mot bir uyarlama risklidir, eserin belli bölümlerini kesip biçmek gerektiğinde ortaya hiçbir şey anlatılamayan bir yapıt çıkabilir, vesaire. Ancak uyarlama yapmaya kafayı taktıysanız, burada ne olursa olsun dikkat edeceğiniz bir nokta vardır. Gerilimin ana teması, beslendiği noktalar, yapıtın kritik kısımları. Bunları eserin neresine yerleştireceği yönetmen ve senarist işbirliği ve anlaşmasıyla ortaya çıkar. Eserin sonunu kesersiniz, başını biçersiniz, ne olursa. Orası senaryonun "transition"ına bağlıdır.

Ancak "Taş Meclisi"nde belirgin bir senaryo bile söz konusu değil. Yapıtın gerilim dolu kısımlarının tahlili iyi yapılamamış, Monica Bellucci gibi müthiş bir silah varken elinde kadını "desperate" ötesi bir moda sokmuşlar. Catherine Deneuve gibi Sybille karakterine on numara uyacak bir silah varken; bırakın Catherine'in üstün yeteneklerini kullanmayı, bu yeteneklerle örtüşecek karakteri bambaşka bir hale getirmişler. Oyunculuğu değerlendirmek bile gereksiz. Çünkü karakterler oturmamış.

Bu edebi eser, başlı başına bir gerilim romanı aslında. Tüyleri diken diken eden, sayfaları meraktan yırtacak biçimde çevirmeye neden olabilecek akıcılığa sahip bir eser. Eksikleri var ama Grangé külliyatının tipik özelliklerini içinde fazlasıyla barındıran, bilgi dağarcıklarına yeni tanımlar katan niteliklere sahip. Lakin bu film emeğe, çabaya yazık bir düşünce uyarlaması sadece. Yönetmen ve senaristin sinema dünyasına bir kazığı.

Maalesef başka bir şey değil. Hiçbir şey.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder