21.02.2015

87. Oscar Ödülleri Tahminleri


İlginç bir şekilde yılın bu dönemleri sanki daha zor geçiyor. Geçen yıl Oscar tahminleri öncesi uzun bir giriş ile Gezi’den, yalandan yolsuzluktan, Emek’in yıkılmasından bahsetmiş; olmayacak senaryoların üstünde bulunduğumuz toprak parçasında cereyan edişine sitem etmiştim. “Güç” demiştim, böylesi dönemlerde Oscar’ı kazanacakları tahmin etmek için çaba sarf etmek bile hayli güç. Öte yandan aşağıdaki cümleyi ilave edip konuyu Oscar’a taşımıştım. Alttaki paragraftan öte iyiye giden bir şey olmadığına göre yine aynı hislerle ilerlemekten başka çare yok.
“Kolay dönemler değil bunlar; hep yaşanmış ya da hep yaşanacak zamanlar da değil. Daha hafızamızda yer almayan ama bir gün kesinlikle karşılaşacağımız senaryoların alt metinlerini oluşturuyoruz baskıcı bir devlet yüzünden derin üzüntüler yaşayarak belki de… Öyle senaryolar ki, Gezi’yi bize tekrar yaşatacak, bundan elli yıl sonra bugüne bakıp güçlü ve kolektif bir hikâye tasarlamak istediğinde bizden sonraki jenerasyonlar, onun en güzelini ve en gerçeğini anımsayacaklar. Zor dönemler dedik ya, işte bu zor dönemlerde ayakta kalabilmenin yolu alışkanlıkları devam ettirebilmekten geçiyor olsa gerek. Bu nedenle haliyle son derece “film noir” tadında yaşıyorken hayatı; araştırmaya, öğrenmeye, kaydetmeye ve tahmin etmeye devam etmek lazım.”

2015 Oscar’larına dair aylardan beri düşündüğüme gelince, uzun zamandır bu kadar favorisiz bir Oscar adaylık listesi görmemiştik. Her sene en azından harikalar yaratan bir filme tutunduğumuzu biliyoruz, bu sefer iyi olmasına karşın dehşet vurulduğumuz bir film bulmak hiç kolay değil. Evet, her birinin farklı özellikleri ve güzellikleri mevcut; ama yine de yıllar sonrasında ne kadar hatırlanacakları muamma. Ancak birbirine hemen hemen eş kalitede olup çok sayıda adaylık alan filmlerin arasındaki rekabetin, kampanyalar süresince hayli sıkı geçtiğini unutmamak lazım. Bu durumun ve genel havanın sürprizlere açık ve herkesi ters köşe yapabilecek sonuçlara yol açacağı gerçeği, birkaç dal dışında kesin konuşamayan bizler için emin olabildiğimiz tek nokta. Zira En İyi Film ve En İyi Yönetmen dallarında o kadar ilginç ödül dağılımları oldu ki Oscar öncesi, tüm tahminler tepetaklak vaziyette. Geçen sene olduğu gibi, kısalara dair pek söz sahibi değilim ve yine geçen seneki gibi belgesellerin bazıları hariç izlemediğim yapım bulunmuyor. Yine de, tahminlerdeki başarı oranının geçen yıldaki şekliyle, 21’de 20 olamayacağına şimdiden kendimi hazırladım. Zaten, Pazar gecesi sabahlarken tanıklık edeceğimiz gösterinin en keyifli tarafı da bu değil mi?

Not: Kış Uykusu’na Yabancı Dilde En İyi Film adaylığı vermeyenlere bir kez daha yazıklar olsun.
Not 2: American Sniper’ı bu denli baş tacı edenlere çok kez daha yazıklar olsun.

En İyi Film

American Sniper / Birdman/ Boyhood
 / the Grand Budapest Hotel / The Imitation Game / Selma / The Theory of Everything / Whiplash
Kazanacak: Birdman
Kazanması istenen: Birdman

En İyi Yönetmen
Wes Anderson (The Grand Budapest Hotel) / Alejandro González Iñárritu (Birdman) / Richard Linklater (Boyhood) / Bennett Miller (Foxcatcher) / Morten Tyldum (The Imitation Game)
Kazanacak: Richard Linklater (Boyhood)
Kazanması istenen: Alejandro González Iñárritu (Birdman)

En İyi Erkek  Oyuncu
Steve Carell (Foxcatcher) / Bradley Cooper (American Sniper) / Benedict Cumberbatch (The Imitation Game) / Michael Keaton (Birdman) / Eddie Redmayne (The Theory of Everything)
Kazanacak: Eddie Redmayne (The Theory of Everything)
Kazanması istenen: Michael Keaton (Birdman)
En İyi Kadın Oyuncu
Julianne Moore (Still Alice) / Rosamund Pike (Gone Girl) / Reese Witherspoon (Wild) / Felicity Jones (The Theory of Everything) / Marion Cotillard (Two Days, One Night)
Kazanacak: Julianne Moore (Still Alice)
Kazanması istenen: Julianne Moore (Still Alice)
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu 
J.K. Simmons (Whiplash) / Edward Norton (Birdman) / Mark Ruffalo (Foxcatcher) / Ethan Hawke (Boyhood) / Robert Duvall (The Judge)
Kazanacak: J.K. Simmons (Whiplash)
Kazanması istenen: J.K. Simmons (Whiplash)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
Patricia Arquette (Boyhood) / Emma Stone (Birdman) / Laura Dern (Wild) / Keira Knightley (The Imitation Game) / Meryl Streep (Into the Woods)
Kazanacak: Patricia Arquette (Boyhood)
Kazanması istenen: Emma Stone (Birdman)

En İyi Özgün Senaryo
Birdman (Alejandro González Iñárritu, Nicolás Giacobone, Alexander Dinelaris ve Armando Bo) / Boyhood (Richard Linklater) / The Grand Budapest Hotel (Wes Anderson) / Nightcrawler (Dan Gilroy) / Foxcatcher (Dan Futterman ve E. Max Frye)
Kazanacak: The Grand Budapest Hotel (Wes Anderson)
Kazanması istenen: The Grand Budapest Hotel (Wes Anderson)
En İyi Uyarlama Senaryo
Whiplash (Damien Chazelle) / The Imitation Game (Graham Moore) / The Theory of Everything (Anthony McCarten) / Inherent Vice (Paul Thomas Anderson) / American Sniper (Jason Hall)
Kazanacak: Whiplash (Damien Chazelle)
Kazanması istenen: Whiplash (Damien Chazelle)
En İyi Kurgu
American Sniper / Boyhood / The Grand Budapest Hotel / The Imitation Game / Whiplash
Kazanacak: Boyhood
Kazanması istenen: Whiplash
En İyi Görüntü Yönetimi
Birdman / The Grand Budapest Hotel / Ida / Mr. Turner / Unbroken
Kazanacak: Birdman
Kazanması istenen: Birdman
Yabancı Dilde En İyi Film
Ida (Polonya) / Leviathan (Rusya) / Wild Tales (Arjantin) / Tangerines (Estonya) / Timbuktu (Moritanya)
Kazanacak: Wild Tales (Arjantin)
Kazanması istenen: Leviathan (Rusya)
En İyi Animasyon
The Boxtrolls / Big Hero 6 / How to Train Your Dragon 2 / The Tale of the Princess Kaguya / Song of the Sea
Kazanacak: How to Train Your Dragon 2
Kazanması istenen: The Tale of the Princess Kaguya

En İyi Belgesel
Citizenfour / Finding Vivian Maier / Virunga / Last Days in Vietnam / The Salt of the Earth
Kazanacak: Citizenfour
Kazanması istenen: Citizenfour 
En İyi Prodüksiyon Tasarımı
The Imitation Game / Into the Woods / The Grand Budapest Hotel / Interstellar / Mr. Turner
Kazanacak: The Grand Budapest Hotel
Kazanması istenen: The Grand Budapest Hotel
En İyi Kostüm Tasarımı
Maleficent / Into the Woods / The Grand Budapest Hotel / Inherent Vice / Mr. Turner
Kazanacak: The Grand Budapest Hotel
Kazanması istenen: The Grand Budapest Hotel
En İyi Makyaj
Foxcatcher / The Grand Budapest Hotel / Guardians of the Galaxy
Kazanacak: The Grand Budapest Hotel
Kazanması istenen: Foxcatcher
En İyi Görsel Efekt 
Captain America: The Winter Soldier / Dawn of the Planet of the Apes / Guardians of the Galaxy / Interstellar / X-Men: Days of Future Past
Kazanacak: Interstellar
Kazanması istenen: Interstellar

En İyi Özgün Müzik
The Imitation Game (Alexandre Desplat) / Interstellar (Hans Zimmer) / The Grand Budapest Hotel (Alexandre Desplat) / The Theory of Everything (Jóhann Jóhannsson) / Mr. Turner (Gary Yershon)
Kazanacak: The Theory of Everything (Jóhann Jóhannsson)
Kazanması istenen: The Theory of Everything (Jóhann Jóhannsson)
En İyi Özgün Şarkı
Glory (Selma) / I’m Not Gonna Miss You (Glen Campbell: I’ll Be Me) / Grateful (Beyond the Lights) / Lost Stars (Begin Again) / Everything Is Awesome (The Lego Movie)
Kazanacak: Glory (Selma)
Kazanması istenen: Glory (Selma)
En İyi Ses Kurgusu
Birdman / Unbroken / American Sniper / Interstellar / The Hobbit: The Battle of the Five Armies
Kazanacak: American Sniper
Kazanması istenen: Birdman
En İyi Ses Miksajı
Birdman / Unbroken / American Sniper / Interstellar / Whiplash
Kazanacak: Whiplash
Kazanması istenen: Whiplash

Whiplash

İnanmak başarmanın yarısı derler ama kalan yarısını nasıl tamamlayacağımıza dair kesin bir veri yok. Bunun için elimizde çeşitli metotlar, psikolojik yaklaşımlar, bolca denek, haylice kategori ve konu olsa gerek.Kiminin el emeği ve çabası, kiminin hayata şanslı gelmesi veya imtiyazlar eşliğinde daldan dala sekmesi, başarıya giden yolun kalan yarısı için gerekli araçlar olarak düşünülebilir, ancak mükemmele ulaşma isteğinin tüm bunlardan fazlasına ihtiyaç duyduğunu söylemek yanlış olmaz. Metafor dolu cümlelerin sonunda konumuzun hikâye içinde hikâyesi ile 2014’ün kesinlikle en iyi filmlerinden biri, “Whiplash” olduğunu söylemenin de yanlış bir tarafını görmüyorum, hatta sanırım tam sırası.
Girizgâha sebep olan senaryoyu biraz açacak olursak, genç bir davulcu adayının (Miles Teller) başarının ötesine geçme isteğini, bu istek uğruna New York’un ve dünyanın en iyi müzik okullarından birinin orkestrasına seçilişini ve ardından orkestrayı çalıştıran deneyimli öğretmen (J.K. Simmons) ile yaşadıklarını konu alıyor diyebiliriz. Hiçbir yerinde karışık bir argümanı bulunmayan, son derece makul, “temiz” bir özet, değil mi? Böyle düşününce konunun melodrama kayma ihtimalini göz önünde bulundurmalı. Üstelik konusu itibariyle devamlılık yaratmak da çok kolay olmayabilir senaryoda, bu da epey olası. Filmi izlemeden bu çıkarımları yapmak kadar normal bir şey yok, özellikle birkaç cümlelik bir özete denk geldiyseniz, tıpkı benimki gibi. Ama film bittiğinde hisleriniz çok başka yerlerde olacak, bunu temin edebilirim, çünkü karşımızda başarının sınırlarını zorlayan ve mükemmele ulaşan bir Damien Chazelle var!
29 yaşındaki bu genç adamın öyküsü, girişteki “hikâye içindeki hikâye”yi oluşturmakta.  Chazelle, Whiplash’i çekmek için ihtiyacı olan bütçeyi bulamayınca 18 dakikalık kısa film versiyonuyla 2013’te Sundance’a gider ve ödülü kapar. Ödül, Sony Pictures Classics tarafından uzun metraj için sağlanan bütçe olur ve Miles Teller başrole geçer. Üç hafta bile sürmeyen çekimlerde Chazelle aklında ne varsa uygular ve ortaya kusursuza yakın bir yönetmenlik performansı ve çok iyi bir yapım çıkar. Tıpkı filmin ana karakteri Andrew’un hedefi gibi, hedefine ulaşması gibi… Aslında kendi hikâyesini de bir gün Whiplash tadında çekerse Chazelle, eminim, o filmde de etkileyici bir performans görebiliriz. Çünkü hepimiz biliriz ki, asıl büyük kazanımlar böyle uğraşlar sonunda elde edilir.
Dolaysız senaryonun harika bir filme dönüşmesindeki kilit noktaları sıralamazsak, uğraşın ödül avcısı bir filme nasıl evrildiğini anlatmamış oluruz. Her şeyden önce, senaryonun yol açabileceği tehlikelerin hiçbirini filmde bulmayacağınızı garanti edebilirim. Zira aksiyon filminde olmadığı kadar gerilim, melodramda olmadığı kadar gerçekçi psikolojik travmalar, birçok kalburüstü filmde göremediğimiz boyutta soluksuz bir kurgu/akış biçimi, caza doyduğumuz melodiler ve harika bir son ile bütünsel bağlamda eksik yanı neredeyse bulunmayan bir yapım var karşımızda. Full Metal Jacket’a yapılan atıflar, kesinlikle doğru bir benzetme. Chazelle, Miles Teller’a ve J.K. Simmons’a kariyerlerindeki en başarılı oyunculuk deneyimlerini sağlayadursun, bütün bunları ilk filminde yapan ve henüz otuzunda olmayan bir adam olarak kendine de hayran bırakıyor. Hani cidden “insan gerçekten hayret ediyor”. Andrew’un davulu hocasının istediği gibi çalabilmek için verdiği uğraşta ellerini kanatması, J.K. Simmons’un dev bir oyunculukla Oscar’ı hak etmesi kadar gerçekçi. Hatta gerçek. Tıpkı öğretmen Fletcher’ın tokadı bastığı anın da “gerçekten” çekilmiş olması gibi. Büyük olasılıkla üç haftadan az süren çekimler süresince tüm ekip salt oyunculuk sergilemekle kalmayıp bu filmi gerçekten yaşamış, hikayenin sahici bir parçası olmuş.
Miles Teller’ın performansı muhakkak etkileyici. Kendisinden beklenen bir ivmeydi, gayretkeş kişiliği onu daha iyi yerlere de getirecektir. Ama Hollywood’un en sevdiğim aktör tiplerinden olan cefakâr J.K. Simmons’un “bu karakter bundan daha iyi yansıtılamaz” dedirten sıradışı oyunculuğu ayakta alkışa, övgüye ve Oscar’a değer. Film başlı başına donanımlı ama bu iki ismin birlikteliğinden çıkan sinerji Whiplash’i hiç unutulmayacak filmler arasına taşıyor.
Golden Globe’dan Sundance’a, Toronto’dan BAFTA’ya, hatta Cannes’a kadar yığınla adaylık ve ödül alan Whiplash, 2014’ün en iyi filmleri arasında çoktan yerini aldı. Son olarak, bu hafta içinde Oscar’da En İyi Film, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Ses Miksajı kategorilerinde tam 5 adaylıkla başarısını perçinledi.
Oscar’dan ödülle döneceğine gönülden inanan biri olarak, bunun arkasında yatan şeyin, başarının tasdiki anlamına gelecek Oscar ödülü bile olmadığını görebiliyorum. Tüm bu perdenin arkasında genç bir yönetmen adayının iki yetenekli oyuncuyu yanına alıp bu yaşta eksiksiz bir sinema şöleni sunması yatıyor. Bu öyle büyük bir şey ki, alt metninde hissedilen sadece başarı üstü bir durum olabilir; “mükemmeli başarmak”. Bu hissin herhangi bir heykelden ya da ödülden daha fazla hazza sebep olduğunu düşünmek gerekiyor. En nihayetinde, hak edilen başarıya hakkını vermek de biz izleyicilere düşüyor.