21.12.2012

Küfür


"Yoldan çıktım ben" dedi elindeki tuborga bakarak genç adam. Sustu sonra. Saçındaki kepeği, üstündeki külü temizledi. Temiz olmayı severdi her türlü pisliğe bulaşsa da. Onunkisi şahit olmaktı, gözlemlemekti. Çoğunlukla susmak; icabında birkaç kelimeyle yorumlamaktı. Eksik bulunurdu belki ama fazlası istenmezdi. Ani çıkışlarını bilenler, bulaşmazdı. Ülkesine döndüğünden beri yurtdışındaki bütün sakinliğini yitirmişti çünkü. O kadar şey başarıp, kendisini kendisine değil ama çevresine kanıtlayıp gelmişse de çok uzun sürmemişti bunların bir öneminin olmadığını farketmesi. Özellikle ülkesinde... Çünkü ülkesinde hayat başka bir şekilde sürdürülürdü. Başarı yaltaklanmayla, kariyer boyun eğmekle, para yavşaklıkla elde edilirdi. Tükürmek, vicdan sömürmek, manevi değerleri çürütmek, gücün orantısını ayarlayamamak gündelik hayatın demirbaşlarıydı. Herkes aklıselime davet ederdi, verilen davete katılan olmazdı.   

Hoş, bütün bunları bilerek gelmişti. Kesin olan buydu; bilerek gelmişti ve bir anlamı olduğu için söylemişti o cümleyi. Çünkü o ülkede kimse kendi yolundan gitmezdi. Aşina olunan tek gerçek, başka birinin, tanıdığın ya da hiç görmediğin birinin yolunu kesip kendi yolun saymazsan, kendi yolun diye bir şey hiç olmayacaktı. Sonra biri gelip alabilirdi o yolu, o sorun olmazdı; yol çoktu çünkü, doğruyolları vardı, adalet her yerdeydi, cumhuriyet içimizdeydi zaten, anavatan ve içindeki millet elbette ki tanrı gibi tekti, başka bir kimlik söz konusu olamazdı. Hepsinden öte ak mı ak, tok mu toktu herkes. Yol o kadar çok, o kadar boktu ki; çıkamazdın, izin vermezlerdi.

Ama oysa ki;

Yoldan çıkmak deyimi halk dilinde kötü bir anlam ihtiva etse de, özünde kendi tercihiyle çıkanları da saygıyla barındırır. Bu tercihi kabullenmiş olanlar, gerçeğin ve yaşananların farkında olup sıkılanlar, bir nebze tutunamayanlardır. Herkes her zaman bir mücadele içinde olamayabilir. Bazen insan çok bıkar. Öyle çok bıkar ki, daha az konuşur, daha az tartışır, elindeki biraya sessizliğini katık edip dibe çöker o yoğun sıradan çözelti içinde. 

Ama o genç adamın ülkesinde bu da namümkündü. Öteki ya da aykırı olunamayacağı gibi, dibe de çökemezdin. Öyle istediğin gibi susamazdın. Sessizliğini bile alırlardı adamın elinden; öyle bir alırlardı ki, namusunu yitirmiş hissederdin. Bir şekilde, bir yola sokarlardı. Farkında olmadan istemediğin o yolun girdabında dönerdin. Farkedemezdin bile, çünkü gündem değişirdi, sen dünde kalırdın; hatırlayan olmazdı buna sen de dahil. O ülkenin çocuğu olarak en iyi sen bilirdin geçmişi unutmayı. Kendini bilip geçmişini hatırlayacağına; histeri içinde ve  hamasi duyguların pençesinde kendini kaybedip gelmişine geçmişine küfrederdin, herkes gibi.

Küfürdü ortak payda. Ortak tek yol, bilmeden ve düşünmeden küfretmekti. Onlarca farklı lehçe ve ağızda, salyalarla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder